Obezitenin çağın sorunu olduğunun altını çizen Prof. Dr. Sebahattin Ateşal, “Farkında olunmasa da fazla kilo sağlığı tehdit etmektedir. Günümüzde artık çok yaygın görünen obezite diyabetten, kalp damar hastalıklarına kadar pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Bu nedenle dengeli ve düzenli beslenip, egzersizle desteklenen bir yaşam biçimi benimsenerek fazla kilodan kurtulmak gerekir. Ancak fazla kiloyu vermek için de sağlıksız yöntemlere başvurulmamalıdır. Pek çok kişi kilodan kurtulmak için hızlı yöntemlere yönelmektedir. Bu son derece yanlış ve tehlikelidir. Fazla kilonun zararı olduğu kadar kilo verirken tercih edilen yöntemin de zararı olabilmektedir” dedi.
KİLO VERİRKEN BOL SU TÜKETİLMELİ
Hızlı kilo verdiren şok diyetlerin kalp sağlığını tehdit ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Ateşal “Hızlı kilo verme sırasında vücutta ortaya bazı metabolik maddeler çıkmaktadır. Bunların başında yağlar ve yağ asitleri gelmektedir. Bu maddelerin de kalp üzerinde olumsuz etkileri vardır. Kanda dolaşan yağların özellikle okside olmuş yağların damar endoteli üzerinde olumsuz etkileri vardır. Damar endoteli bozulunca da hızlı bir şekilde pıhtılaşmaya neden olmaktadır. Bu nedenle kilo verilirken fazla miktarda su içilerek vücuttan toksiklerin ve yağların atılması sağlanmalıdır. Aksi halde aşırı açlıkla verilen kilo kan şekerinde ve kan basıncında ani düşmelere neden olur” dedi.
HIZLI KİLO VERMEK KALBİ BOZABİLİR
Prof. Dr. Ateşal, “Vücut kaslardan oluşur. Kalp de kastan oluşur. Hızlı kilo verdirici yöntemler genellikle kas koruyucu olmamaktadır. Hızlı kilo veriminde vücut kasları kadar kalp kasları da zayıflar. Kas kaybı ile birlikte vücutta yağlanma da artar. Böylece kişi kendini hem yorgun hem de daha kilolu hissedebilir. Ayrıca hızlı kilo kaybı aritmi, kalpte ritim bozukluğuna sebep olabilir. Birden bire hızlıca kilo vermek vücut metabolizmasını etkiler. Kan şekerinin, tansiyonun dengesi bozulur. Hızlı kilo verimi bu anlamda ani olarak kalp krizlerini de tetikleyebilir. Ayrıca protein ağırlıklı diyetlerin kolesterol dengesini bozduğu bilinmektedir. Kilo kaybı yaşansa da kişilerin kötü kolesterol düzeyleri artıp, iyi huylu kolesterol düzeylerinde düşüş yaşanabilir. Bu nedenle kişilerin kontrollü olarak doktorun takibinde, özellikle de kalbinin durumunu bilerek kilo vermesi gerekmektedir” diye konuştu.
DİYET ÖNCESİ KALP KONTROLÜ ŞART
Diyet yapmaya başlamadan önce mutlaka genel tetkiklerle vücuttaki parametrelerin kontrol ettirilmesini vurgulayan Prof. Dr. Ateşal, “Kardiyoloji kontrolü diyet öncesinde elzemdir. Kan yağları başta olmak üzere tiroid, kalsiyum, sodyum, potasyum ve magnezyum değerleri kontrol ettirilmelidir. Bu değerlerde bir sorun varsa diyetin daha dikkatli yapılması gerekir. Kontrolsüz kilo vermek bazı hastalıkları tetikler. Diyet öncesi mutlaka EKG, EKO ve Efor testlerinden geçilmelidir” ifadelerini kullandı.
TEK TİP BESLENME VÜCUT İÇİN TOKSİK ETKİ OLUŞTURUR
Prof. Dr. Ateşal, “Kilo verirken ayda 3-5 kiloyu geçilmemelidir. Sadece proteinden zengin ya da sadece yağdan zengin tek tip beslenme modelleri vücut için toksiktir. Tek tip beslenerek kilo vermek kalbi tehlikeye sokmaktadır. En doğrusu alınan kalori ve harcanan kalorinin dengelenmesi, bir miktar protein bir miktar karbonhidrat ve bir miktar yağdan oluşan öğünlerin planlanması doğru olur. Kalp için en yararlı beslenme biçimi Akdeniz diyetidir. Esasında güneş battıktan sonra gıda alımını sonlandırmak kalp için faydalı olabilmektedir. Kızarmış, işlenmiş besinlerden uzak durmak; lifli besinlere yönelmek hem kilo verdirir hem kalp sağlığını korur. Bunun yanında öğün de atlanmamalıdır. Öğün atlamak da metabolizmayı olumsuz etkiler. Hedef uzun vadede kilo vermek, beslenme alışkanlıklarında kalıcı değişiklikler yapmak, egzersizi sürekli kılmak olmalıdır. Sebze, meyve, kuru baklagil, balık ve zeytinyağının tüketildiği dengeli bir beslenme şekli kalp için de olumlu etkiler oluşturacaktır” dedi.